Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan detaylar şöyle:
Ülkemize katkı sağlayan tüm işadamlarımızı kutluyorum. Sizler emeğinizle gayretinizle alın terinizle yılın ilk 5 ayında ihracatımızın yüzde 8.9’luk artış kaydetmesini sağladınız. Birinci çeyrekteki yüzde 5’lik büyümemizin yüzde 2’si dış ticaret kaynaklıdır. Dış ticaretimizim yeniden büyümesinden memnuniyet duyuyorum. Eski günlerimize inşallah yeniden kavuşacağız.
Şubat ayında istihdamda 1.2 milyon rakamına ulaşıp işsizliği 1 puan düşürdük. İstihdam rakamı 15 Temmuz öncesine geri dönmüştür. İstihdam artışı devam edecektir. En kısa zamanda işsizlikte yeniden tek haneli rakamları göreceğimizden eminim.
“KUMPAS İÇERİSİNDELER”
Kredi derecelendirme kuruluşları… Bakın onlar ne dediler, bakın Türkiye’de büyüme nasıl çıktı. Sürekli bir kumpas içerisinde oldukları ortada. Bunların hepsi ideolojiktir. Siyasi yaklaşımlardır diyorduk. Bu kuruluşların olumsuz tavırlarıyla beraber sizler bunu tersine çevirmeye başladınız. Tebrik ediyorum.
Bizim üzerimizde olan ülkelere baktığımızda en az birkaç basamak daha yukarda olmalıyız. Kişi başı gelir bakımından bulunduğumuz 64’üncü sıra gerçeği yansıtmamaktadır. Avrupa ülkerindeki kişi başı gelir, hepsi kağıt üzerindedir. Öyle lafta kişi başına düşen gelir budur demekle olmuyor. Dolaştığınız zaman ülkeyi görürsünüz. Bütün bunlara rağmen kayıtlarımızı daha ciddi tutarak olmamız gereken yerlere geleceğiz.
YASTIK ALTI BİRİKİMLERE ÇAĞRI
Kayıt dışı, yastık altı… Bunların hepsini piyasaya sokmanın gayreti içerisinde olmalıyız. İhracatta 500 milyar dolar hedefi, bu ülke için ulaşılabilir bir rakamdır. İhracattaki payımızın yüzde 0.96’da kalması daha gidecek çok yolumuzun olduğunun göstergesidir. 14 yılda 3 kattan fazla büyüttüğümüz ülkemizi, yeniden 3 kat daha büyütmek bizlerin elindedir. İnşallah bu başarıyı da birlikte yakalayacağız. Türkiye’nin olduğu coğrafya, ekonomi ve askeri bir rekabet alanındadır. Katar krizi bunun son örneğidir.
“İSLAM DÜNYASINA KIRGINLIK YAKIŞMIYOR”
Katar meselesinde hakkaniyetli bir tavır içerisindeyiz. Katar’a yapılan ambargoyu haklı bulmadığımız söyledik. Şahsım, Başbakan, ve bakanlarımızla beraber hemen hemen herkesle görüştük ve görüşmeye devam ediyoruz. Temennimiz bu meselenin bayrama kadar çözülmesi. Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleriyle çok güçlü ilişkilere sahibiz. Ülkemizde yatırım yapan Suudi Arabistan ve diğer ülkeler müsterih olsunlar. Dün Dışişleri Bakanımız da oradaydı. Eminim bu süreci çözmeye mükredir olduğuna inanıyorum. Bu sorun bayrama kadar çözülmelidir. İslam dünyasına kırgınlık yakışmıyor.
Türkiye çoğu batı ülkesinden çok daha ileri düzeyde hukuk devletidir. Terör örgütlerinin saldırmasına rağmen hukuk ilkesi içerisinde davranıyoruz. Burası darbe yapanlara bile hukuk ilkesi çerçevesinde muamele gösteren bir ülkedir. Türkiye’nin aleyhinde yürütülen bu kampanyaların haksız oduğunu biliyoruz.
Körfez başta olmak üzere tüm yatırımcılara, tüm ziyaretçilere kapımız açıktır. Türkiye, son 14 yıldır hep parmakla gösterilen bir büyüme oranıyla bugünlere gelmiştir. 2016’da yaşanan herşeye rağmen, yüzde 2.9’luk büyüme oranı AB ve OECD ortalamasının çok üzerindedir. İlk çeyrekte, üçüncü sırada yer aldığımız büyüme rakamının benzer bir şekilde çıkacağını tahmin ediyoruz. 2019 seçimlerine kadar geçecek 2 yıllık sürede, tüm dikkatimizi ihracatımıza, yatırımlarımıza yönelteceğiz.
“FAİZE MÜDAHALE EDECEĞİZ”
Kredi Garanti Fonu (KGF) piyasayı rahatlattı, teşvikler yatırımcıları harekete geçirdi. Faiz konusu, bu konuya da müdahele edeceğiz. Serbest piyasa… Biz öyle bir müdahale yaparız ki, yatırımlarımızın önünü açmış oluruz. Eğer yüksek faizlerle biz yatırımcıyı köşeye sıkıştırırsak yatırım durur, netice alamayız. İstihdam teşvikleri de çok ciddi kolaylıklar sağlıyor. Vergi indirimleri de yine yatırımcılarımız için önemli.
Dövizin ateşinin düşmesi, Borsanın tarihi rekorlar kırarak 100 bin seviyesine ulaşması, kredi temennütlerinin azalması da ekonominin iyiye gittiğini gösteriyor. Yurtiçi talebin artması ise milletin güvendiğini gösteriyor. Cari açığın finansmanında turizmden kaybettiğimizi, ihracatla yakaladık. En kötüyü geride bıraktık. Bizim birlik ve beraberliğimiz çok önemli.
“YOLLAR YÜRÜMEKLE AŞINMAZ”
Eğer bir olursak, beraber olursak Türkiye’yi kimse bölemez. Bizim hukuka saygımız, anayasamız var. Ama diğer taraftan da, anayasayı ayaklar alttına alarak vatandaşı sokağa dökmek, ne milletin yararınadır ne bizim. Yollar yürümekle aşınmaz.
Sivil toplum kuruluşlarının, yargının bu zatla ilgili aldığı kararlara destek veriyor gibi, yargının 138’inci maddesini ayaklar altına alıyor olması. Ürkeklik, yargıya baskı adaleti getirmez. Elinde ‘adalet’ yazılı pankartıyla dolaşmak , vatandaşı sokağa çağırmak adaleti getirmez. Adaletin yeri parlamentodur. Burada istediğin kadar adalet ara.
Acaba başında bulunduğun kurumda ne kadar adalet var. Biz bir şeyi konuşuyoruz, yasama yürütme yargı. Bu üç kurumun birbiriyle dayanışması çok önemli. Eğer bu kuvvetler ayrılığına biz saygı duymazsak, sivil toplum kuruluşları saygı duymazsa olmaz. Yargı yarın sizi de bir yerlere davet ederse şaşırmayın.
Bizim birliğimiz çok önemli. Böyle ramazan ayı içerisinde milleti sokağa dökmek, böyle bir işe başlamak doğru değil. 15 Temmuz’da Atatürk Havalimanı’ndan kaçan kişinin tanklara değil, neyin üzerinde çıktığı belli oldu. Dürüst olmayanlarla da bir yere varılmaz.