Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR’in Başkanı Orhan Ökmen yazılı açıklama yaptı. Ökmen Türkiye ekonomisinin seçim öncesinden bu yana çok boyutlu bir çalkantının içerisine girdiğini belirtti. Ökmen Türkiye uluslararası hukuktan uzaklaştığı algısı bitmezse piyasalardan çıkış ve TL üzerindeki baskının süreceğini ifade etti.
Ökmen’in açıklaması şu şekilde;
Kamu finansmanının sürdürülebilir olduğunu, mali finansal esnekliğin sağlığını koruduğunu, politik risk ve belirsizlik alanlarındaki oynaklığın yüksek olmasına rağmen iş ortamının ve rekabetçilik alanlarının hala istikrarlı olduğunu düşünüyoruz. Ancak Türkiye’nin makro ekonomik ve dış finansman alanlarında yapısal sorunları bulunmaktadır.
Bankacılık sektörü, kazanç/karlılık kalitesi, likidite/sermaye yeterliliği, piyasa risklerine karşı duyarlılığı açılarından ülke notuna tampon olma gücünü ve yatırım yapılabilir seviyedeki mali yapısını topyekün olarak korumaya devam etmektedir. Ancak, bankacılığın finansal sağlamlığı istikrarını korumakla ve finasal kırılganlığa dayanma gücü hala yüksek olmakla beraber ABD yaptırımlarının sebep olacağı fonlara erişim engeli önemli bir tehdit olacaktır.
Politik risk ve belirsizlik alanlarındaki oynaklığının yüksek olmasının temel sebebi ise Türkiye ekonomisinde yapısal, siyasal ve yargı ile ilgili sorunlarının bulunmasıdır. Siyasi ve jeopolitik gelişmeler ekonomik performansı ve kurumsal bağımsızlığı zayıflatmaktadır.
Türkiye ekonomisi seçim öncesinden bu yana çok boyutlu bir çalkantının içerisine girmiştir. Seçim öncesi; rekor kıran kamu harcamaları, genişletilen krediler, ertelenen kamu zamları ve tüm bunların bir sonucu olarak zirveye çıkan enflasyon, sürekli artan cari açık, TL varlıklarına yönelik risk iştahının azalması, devam eden sermaye çıkışları Türk ekonomisinin seçim sonrasına sarkan özetidir.
DURGUNLUK UYARISI
“ABD tarafından Türkiye’ye karşı şimdilik sembolik olarak uygulanan yaptırımların devam etmesi ve daha da genişletilmesi, Türkiye ekonomisinin ödeme krizine ve durgunluğa girme olasılığını yükseltmektedir. Türkiye’nin batı yaptırımlarına maruz kalmış olması, parasal aktarım mekanizmalarının işlevsizliğini ve ödemeler dengesi ile para krizini kaçınılmaz kılacaktır. Net Döviz rezervlerinin yetersiz olduğu, ekonominin aşırı ısındığı, bağımsız kurumların ve teknokratların kurumsal ve operasyonel bağımsızlıklarının azaldığı, dış borç seviyelerinin ve uluslararası sermaye hareketlerine bağımlılığın oldukça yüksek olduğu bir konjonktürde, Türkiye’nin batı yaptırımlarına maruz kalmış olması, ekonomik sonuçlarının yanından sosyal ve toplumsal yansımaları da olan ciddi bir ödemeler dengesi ve para krizi kaçınılmaz bir sonuç haline gelecek, parasal aktarım mekanizmaları daha da bozulacaktır.
Türkiye’nin, olası bir sosyo ekonomik bir krizden kaçınmak için bir an evvel ABD ve AB ile ilişkilerini düzeltmesi, AB ve ABD karşıtlığına ilişkin iç ve dış politikalarda yer alan hususları yeniden analiz etmesi, yatırımcı güvenini yeniden kazanması ve Merkez bankası’nın ve kabine üyelerinin bağımsızlık güçlerinin kurumsal olarak garanti altına alınması gerekmektedir.
Türkiye’nin temel fonlama ihtiyacının tamamını, batı piyasalarının dışında kalan ülkelerden sağlama olasılığı bulunmamaktadır: Ayrıca yerel işletmelerin dış borçlarını yeniden finanse etmelerine yardımcı olma konusunda Merkez Bankası’nın kabiliyeti sınırlı ve batı dışında kalan ülkelerden yeterli düzyede kredi-fonlama sağlanma olasılığı ise düşüktür.