Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) parasal sadeleşme yönünde attığı adımları Eylül 2016 döneminde de sürdürmesinin, Türkiye ekonomisi adına oldukça umut verici bir gelişme olduğunu bildirdi.
Olpak, Merkez Bankasının faiz koridorunun üst bandını yüzde 8,50’den yüzde 8,25’e düşürmesine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, TCMB’nin açıkladığı faiz kararlarıyla piyasalarda meydana gelen pozitif havanın korunacağını, bunların ekonomi adına memnuniyet verici gelişmeler olduğunu ifade etti.
Başbakan Binali Yıldırım’ın açıkladığı kredi kartlarıyla ilgili düzenlemenin de ekonomik aktiviteye olumlu tesir edeceğini belirten Olpak, ağustos ayına ilişkin tüketici fiyatlarının aylık ve yıllık bazda gerilemesinin, TCMB’nin geçen 6 ay süresince kararlılıkla sürdürdüğü faiz indirimi politikasını eylül ayında da devam ettirmesi gerektiğinin sinyalini verdiğini kaydetti.
Olpak, “TCMB’nin parasal sadeleşme yönünde attığı adımları Eylül 2016 döneminde de sürdürmesi, Türkiye ekonomisi adına oldukça umut verici bir gelişme olmuştur. TCMB’nin aldığı bu kararla birlikte iç piyasanın ivme kazanacağını ve böylece Fed’in faiz artırımını ileri bir tarihe ertelemesiyle piyasalarda meydana gelen pozitif havanın korunacağını düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Fed’in dünkü faiz kararı öncesinde 2,97 seviyesinde bulunan dolar kurunun, Fed kararı sonrasında 2,94’e kadar gerilediğini belirten Olpak, Fed’in faiz artırımına gitmesi beklenen aralık ayına kadar kurdaki bu olumlu görünümün sürmesini beklediklerini kaydetti.
Olpak, “TCMB’nin faiz indirimleri, bankaların fonlama masrafını düşürerek mevcut faiz oranlarına yatırımcı lehine ivedi bir şekilde yansımalıdır. Özel sektör yatırımlarına yönelik engellerin başında gelen bankalar tarafından kullandırılan kredilerin yüksek maliyetleri yatırım iştahını artıracak düzeyde düşmelidir.” görüşünü dile getirdi.
Olpak, tüketici kredilerinde vade sınırının 36 aydan 48 aya çıkarılmasının iç talepteki canlanmayı destekleyeceğini, böylece son birkaç çeyrektir ekonomik büyümenin lokomotofi olan iç talepteki yükselişin, Türkiye ekonomisinin pozitif büyüme sürecine olan katkısını artıracağını kaydetti.