The resource requested could not be found on this server!
Please be advised that LiteSpeed Technologies Inc. is not a web hosting company and, as such, has no control over content found on this site.
Geçen hafta 3.47’yi aşarak tarihi rekor seviyeyi test eden kur yeni haftaya hafif düşüşle başladı. Bloomberg HT’ye konuşan uzmanlar ‘kurdaki yükseliş tamam mı, devam mı?’ sorusuna yanıt verdi.
Ekonomist Gizem Öztok Altınsaç Türk Lirası’nda kısa vadede bir miktar değer kazancı olabileceğini ancak uzun vadede dolarda yükseliş beklediğini söyledi.
Kurdaki yükselişin nedenlerini sıralayan Altınsaç, “TL’deki değer kaybının 2 temel sebebi var; biri yurtdışı kaynaklı. Diğeri ise iç dinamikler.. Dışarıdan kaynaklanan köpük alınabilir. İçeriye bakılırsa, Türkiye’nin iç dinamiklerinde ciddi bir sıkıntı var şu aşamada. Politik ajanda yüklü. Avrupa Parlamentosu kararı olsun, Suriye olsun dış politikada da çok rahat bir dönem söz konusu değil. Bunlar temelde TL’de baskıya sebep olur.
Ama ben kısa vadede kurda 3.40’ların altının söz konusu olacağını düşünüyorum. Ama dediğim kısa vadeli olur, yoksa ana yön dolarda yine yukarı.” yorumunu yaptı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye’nin bu yıl yüzde 2,9, gelecek yıl ise yüzde 3,3 büyüyeceği tahmininde bulundu.
OECD’nin bugün yayınlanan Küresel Ekonomik Görünüm Raporunda,Türkiye’nin büyümesinin bu yıl yüzde 3’ün altına gerileyeceği, 2018’de ise kademeli olarak toparlanma yaşayacağı öngörüsüne yer verildi.
Rapor’da Türkiye’nin jeopolitik riskler ve değişken politik şartlarla karşı karşıya kalmaya devam ettiği belirtildi. Türkiye’nin bu yıl yüzde 2,9, gelecek yıl ise yüzde 3,3 büyüyeceği tahmininde bulunulan raporda, Türkiye’nin 2018 yılında yüzde 3,8 büyüme kaydedeceği öngörüsüne yer verildi.
Raporda, “Belirsizlikler yüksek ancak mali, ihtiyati ve parasal politikalar destekleyici durumda ve bu faktörler 2016 sonundan itibaren hanehalkı tüketimini teşvik edecektir. Ekonomi şoklara karşı dayanıklı olduğunu kanıtladı.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda Türkiye’de enflasyonun bu yıl için yüzde 7,9, gelecek yıl için yüzde 7,7, 2018 yılında ise yüzde 7,3 olarak gerçekleşmesinin beklendiği ifade edildi. İşsizlik oranının bu yıl için yüzde 10,6 olacağı, 2017 ve 2018’de yüzde 10,7 seviyesinde gerçekleşeceği tahminine yer verilen raporda, cari açığın Gayrisafi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) oranının 2016’da yüzde 4,6, 2017 ve 2018’de sırasıyla yüzde 4,7 ve yüzde 4,5 olacağı öngörüsünde bulunuldu.
Yükseliş beklentisinin metallerde sert çıkışlara neden olması ile birlikte, Çinko Londra piyasasında dokuz yılı aşkın sürenin en yüksek seviyesine çıkarkeni kurşun 2011’den bu yana en yüksek kapanışını gerçekleşrtirmeye yöneldi. Ancak traderlarin izlediği ivme göstergesi, piyasaların aşırı satım durumunda olduğunu işaret ediyor.
Sanayi metalleri, üç yıl süren düşüşün ardından, 2016 yılında, Çin’de talep büyümesinin istikrar kazanması, ABD’de yeni başkan Donald Trump’ın altyapı yatırımlarını hızlandıracağını ve ABD ekonomisini yeniden canlandıracağını taahhüt etmesi ve kapanan madenlerin arzı azaltması ile birlikte yüzde 30 değer kazandı. Çinli yatırımcıların spekülatif alımları da fiyatları destekledi.
Londra Metasl Borsası’nın bu yıl en iyi performans gösteren madeni olan Çinko yü
CRU Group analisti Dina Yu, “Cevher arzındaki darlık ve önümüzdeki aylarda üretim tesislerinde potansiyel üretim kesintilerinden dolayı, çinko ve kurşunda beklentimiz yukarı, ancak rallinin hızı beklentilerimizi aşmış durumda,” dedi ve “Temel göstergelerde, böyle sert bir yükselişi açıklayabilecek büyük değişiklikler yok. Piyasa tüm metallerdeki yukarı beklentilerden destek alıyor” şeklinde görüş bildirdi.
Konut Fiyat Endeksi (KFE), eylülde bir önceki aya göre yüzde 0,76 artarak 221,37 seviyesine ulaştı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından eylül ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksi verileri açıklandı.
Türkiye konut piyasasındaki fiyat değişimlerini takip etmek amacıyla tabakalanmış ortanca fiyat yöntemiyle hesaplanan KFE (2010 = 100), Eylül 2016’da bir önceki aya göre yüzde 0,76 artarak 221,37’ye yükseldi.
Bu yılın eylül ayında 2015’in aynı dönemine kıyasla da yüzde 13,90 artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 6,17 yükseldi. Metrekare başına konut değeri olarak hesaplanan birim fiyatlar, 2015’in eylül ayında bulunduğu bin 706,43 liradan, bu yılın eylül ayında bin 905,13 liraya yükseldi.
– Yeni Konutlar Fiyat Endeksi yüzde 0,83 arttı
Türkiye genelinde, 48 ilde son iki yılda yapımı gerçekleşen konutların değerleme raporları analiz edilerek hesaplanan Yeni Konutlar Fiyat Endeksi YKFE (2010=100) 2016 yılı eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 0,83 artarak 210,44 düzeyinde gerçekleşti. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,81, reel olarak ise yüzde 4,22 artış gösterdi.
– Hedonik Konut Fiyat Endeksi yüzde 0,53 yükseldi
Türkiye’deki konutların gözlemlenebilen özelliklerinin zaman içinde kontrol edilerek kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE) (2010=100), eylülde bir önceki aya göre yüzde 0,53 artarak 191,91’e çıktı.
Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,39 artan HKFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 4,76 yükseldi. Kalite artışından kaynaklanan yıllık fiyat artışı ise yüzde 14,34 oldu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) resmi rezerv varlıkları, ekimde bir önceki aya kıyasla 543 milyon dolar artarak 118,4 milyar dolara yükseldi.
TCMB tarafından, Ekim 2016 dönemine ilişkin “Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi” verileri yayımlandı.
Buna göre, TCMB’nin resmi rezerv varlıkları, bir önceki aya göre 543 milyon dolar artarak ekimde 118,4 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde alt kalemler itibarıyla döviz varlıkları bir önceki aya göre yüzde 2,1 artarak 99,5 milyar dolar, altın cinsinden rezerv varlıkları ise yüzde 7,6 azalarak 17,4 milyar dolar oldu.
Vadesine 1 yıl veya daha az kalmış merkezi yönetim ve Merkez Bankasının önceden belirlenmiş döviz yükümlülükleri (döviz kredileri, menkul kıymetler, kredi mektuplu döviz tevdiat hesapları-KMDTH) bir önceki aya göre 95 milyon dolar azalarak 11,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu tutarın 7,5 milyar doları anapara, 3,9 milyar doları ise faizlerden oluştu. Söz konusu anapara ve faiz yükümlülüklerinin 1,1 milyar doları bir ay, 900 milyon doları 2-3 ay ve 9,4 milyar doları ise 4-12 ay içerisinde ödenecek.
Şarta bağlı döviz yükümlülükleri, 1 yıl içinde ödenecek Hazine garantili dış borçlar ile diğer yükümlülüklerden (kalan vadesi bir yıldan uzun KMDTH, bankacılık sektörünün döviz ve altın cinsinden zorunlu karşılıkları ve akreditifler) oluştu. Söz konusu yükümlülükler bir önceki aya göre yüzde 6,9 azalarak 63,1 milyar dolara geriledi.
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş belli süre sonra doların düşeceğini söyledi. Kurtulmuş konuya dair “Lirayı özendirmek için somut planlarımız var bunları zaman zaman açıklıyoruz.” dedi. Kurtulmuş “Hiç kimsenin dolar şu hafta şu seviyeye çıkar ya da düşer deme gücü yoktur. Şu an doların değerlenmesi ağırlıklı olarak Türkiye ekonomisinin iç yapısındaki sorunlardan dolayı değildir. Ekonomi yapısal zaafiyetler gösterdiği için döviz dalgalanıyor değildir.
“OLDUKÇA İYİMSERİZ”
ABD’de Trump’ın zaferiyle birlikte ABD’nin küresel politikalarının muhtemel değişikliği ve ABD ekonomisinin hangi yöne evrileceğine ililkin beklenti farklılıklarından doğan bir türbülans var. Öyle olduğu için de oldukça iyimseriz açık söylüyorum belli süre sonra belli seviyeye düşecektir” diye konuştu.
büyük krizlere rağmen Türkiye ekonomisinin bunlardan etkilenmediğini söyleyen Kurtulmuş, “Bakın bu kadar şey yaşıyoruz başka bir ülke olsa hallaç pamuğu gibi sallanırdı. Kimse endişelenmesin.” dedi.
“AP KARARI YOK HÜKMÜNDE”
Kurtulmuş Avrupa Parlamentosu’nun kararına ilişkin olarak “Bu tavsiye kararı özellikle son yıllarda yükselen aşırı sağın etkisini göstermesi açısından önemlidir..Bu kararın kendisi Avrupa’nın kendi değerleriyle çelilşen bir karardır. Vizyonsuz ve çifte standartlı bir karardır. Bu kararı TC olarak yok hükmmünde kabul ediyoruz, hiçbir siyasi sonuç doğurmadığını da bir kere daha ifade etmek istiyoruz” dedi.
“OHAL GEREKTİĞİ KADAR İLAN EDİLECEK”
“OHAL ilan edilmesi bir gereklilik dolayısıyladır. Bu darbe girişiminin arkasında 40 yıllık hazırlık var. Büyük bir mücadele sürdürüldüğü için OHAL gerektiği kadar ilan edilecektir. OHAL normal vatandaşımızın günlük hayatını etkilemiyor. Umarız ki referanduma gidilmeden OHAL ortadan kalkmış olur, temizliği bitirmiş oluruz.” dedi.
Donald Trump faktörünün küresel piyasalar üzerindeki etkisi, yatırımcıların dikkatlerinin aralarında İtalya hükümetinin geleceği de olan yeni tehditlere yönelmesi ve tahvil ve altın gibi güvenli liman niteliğindeki varlıklara talebin artması ile birlikte azaldı.
Standard & Poor’s 500 (S&P 500) endeks vadeli kontratları, ABD hisse senetlerinin tüm zamanların en yüksek seviyelerinden gevşeyebileceğini işaret etti. ABD Hazine tahvilleri, yatırımcıların Trump2ın büyüme ve enflasyonu destekleyeceğine ilişkin beklentilerini azaltması ile birlikte sıçrama yaptı. İtalyan bankaları, Başbakan Matteo Renzi’nin Pazar günü seçmenlerin anayasa reformu teklifini reddedebileceği ve kendisini istifaya yöneltebilecek kritik referandumla karşı karşıya kalması ile birlikte, Avrupa hisse senetlerindeki düşüşlere öncülük etti. Altın yükselişini ikinci güne taşıdı ve 2013 yılından bu yana en büyük aylık kaybını daralttı.
Londra’da Old Mutual Global Investors’ın Euro Bölgesi hisse senetleri müdürü Kevin Lilley, “Trump işlemleri bir süreliğine piyasada yönü belirledi, ancak şimdi yatırımcılar piyasayı yönlendiren faktörler için başka yerlere bakıyor,” dedi ve “İnsanlar, İtalya’da iktidar boşluğunun bankaların refinansman ihtiyacı üzerindeki etkileri konusunda endişe duyuyor. Piyasa likiditenin iyi olmadığı dönemde tedirgin” şeklinde görüş bildirdiç
Renzi’nin bu haftasonu yapılacak referandumu kaybetmesi durumundan sekiz İtalyan bankası batma riski taşıyor. Ülkenin en büyük bankası UniCredit SpA düşüşünü dördüncü güne taşıdı ve Ağustos ayından bu yana en düşük seviyesine yöneldi. Tuttuğu İtalyan devlet tahvillerinin özkaynaklarına oranı en yüksek banka olan ve 5 milyar euro taze para bulmak durumundaki Banca Monte dei Paschi di Siena SpA yüzde 17 kadar değer kaybetti.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi küresel ekonominin önemli ekonomik ve siyasi belirsizliklerle karşı karşıya olduğunu, buna rağmen bölge ekonomisinin ılımlı hızda büyüdüğünü söyledi.
2016 yılının genelinde ekonominin dirençli kaldığını belirten Draghi’nin Avrupa Parlamentosu’nda yapacağı konuşma metninde “Euro Bölgesi ekonomisi küresel ekonomik ve siyasi belirsizliklere rağmen ılımlı ve istikrarlı hızda büyümeye devam ediyor” ifadeleri yer aldı. Bu yukarı yönlü trendin devamının beklendiği belirtildi. Metinde ayrıca para politikası önlemlerinin politika yapıcıların ‘kararlı adımlarıyla’ daha etkili olabileceğine dikkat çekildi. Bir yandan Draghi, para politikası konusunda, “Sürdürülebilir ve dengeli büyümeyi tek başına para politikası ortaya koyamaz. Para politikasının etkisini artırmak, büyümeyi desteklemek ve daha kapsayıcı hale getirmek için mali ve yapısal politikalarla desteklenmesi gerekiyor” dedi.
Draghi Brexit kararından en çok İngiltere’nin etkileneceğine dair de uyardı. Ticaret, dış yatırımlar ve göçmenlik konusunda İngiltere ekonomisinin daha az açık olma riskinin rekabet ve verimlilik konusunda olumsuz etkileri olacağına dikkat çekti. Draghi “Bu gelişmeler ilk ve en çok İngiltere ekonomsini etkileyecek” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-Rusya ilişkilerinde “kriz öncesi” veya “kriz sonrası” gibi tabirler kullanılmadan ileri bakılması gerektiğini belirterek, “Hala kısıtlamaya tabi olan Türk gıda ve tarım ürünlerine dair yasakların kaldırılması, Türk şirket ve işadamlarına getirilen sektörel kısıtlamaların iptal edilmesi bu kapsamda önem taşıyor.” dedi.
Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un 1 Aralık’ta Türkiye’ye yapacağı ziyaret öncesinde Rus haber ajansı Tass’a verdiği mülakatta, iki ülke ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ve Rusya’nın “iki alelade komşu” olmadığını söyleyen Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Yüzyıllardır Avrasya coğrafyasının ritmini birlikte belirleyen iki kadim devletiz. Biz Rusya ile ilişkilerimize hep bu stratejik vizyonla yaklaştık. Geleceğe de yine bu vizyonla bakıyoruz. Liderlerimiz de yine bu uzun vadeli, stratejik bakışa sahip oldukları için yaşanan zor dönemi süratle geride bırakma imkanını elde ettik. Bu imkanı, ülkelerimiz, halklarımız ve bölgemize azami ölçüde yararlı kılmak, bu aşamada temel önceliğimizdir.”
Çavuşoğlu, Rusya ile yaşanan uçak krizinin iki ülkenin birbiri için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğunun altını çizerek, “Sanıyorum krizin bize en büyük dersi budur. Büyük resme baktığımız zaman, Türkiye’yle Rusya’nın pek çok alanda ne kadar fazla ortak paydaya sahip olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Her şeyden evvel paylaştığımız engin Avrasya coğrafyasında birlikte istifade edebileceğimiz önemli imkanlar ve keza birlikte mücadele etmemiz gereken ortak tehdit ve sınamalar var.” diye konuştu.