Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), yürürlükte bir geri alım programı olan ya da olmayan halka açık şirketlerin, özel durum açıklaması yapmak kaydıyla herhangi bir limit söz konusu olmaksızın borsada kendi paylarının geri alımını gerçekleştirebileceğini duyurdu.
SPK’dan yapılan açıklamada, Türkiye sermaye piyasalarında son günlerde yaşanan gelişmelerin, Kurul tarafından yakından izlendiği, piyasaların sağlıklı bir şekilde işlemesine yönelik olarak ikinci bir duyuruya kadar uygulanmak üzere bazı hususların kamuoyuna duyurulmasının uygun görüldüğü belirtildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Genel kurullarınca alınmış bir karara bağlı olarak yürürlükte bir geri alım programı olmayan halka açık şirketlerimiz, özel durum açıklaması yapmak kaydıyla herhangi bir limit söz konusu olmaksızın borsada kendi paylarının geri alımını gerçekleştirebilecektir. Genel kurullarınca alınmış bir karara bağlı olarak geri alım programı yürüten halka açık şirketlerimiz, özel durum açıklaması yapmak ve yetkili organlarını bilgilendirmek suretiyle herhangi bir limit söz konusu olmaksızın borsada kendi paylarının geri alımını gerçekleştirebilecektir.”
Yatırımcıların ve yatırım kuruluşlarının açığa satış işlemlerinde mevzuatta öngörülen teminatlandırma ve işlem kurallarına uymaları gerektiği de vurgulanan açıklamada, aksi uygulamaların tespiti halinde işlemleri gerçekleştirenler hakkında yasal işlem yapılacağının altı çizildi.
Kanada kaynaklı uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Dominion Bond Rating Services (DBRS), başarısız darbe girişimi sonrası Türkiye’nin uzun dönem yabancı para cinsinden kredi notunu BB(yüksek)’ye ve uzun dönem yerel para cinsinden kredi notunu ise BBB(düşük)’ye düşürdüğünü açıkladı.
Ayrıca, Türkiye’nin kısa dönem yabancı ve yerel para cinsinden kredi notu da düşürüldü ve tüm derecelendirmelerdeki eğilimin negatif olduğunu söyledi.
DBRS, “Kredinin düşürülmesi, hukukun egemenliğinde bozulma ve yükselen jeopolitik gerginlikleri yansıtıyor.” denildi ve Türkiye’nin dış finansmana olan büyük gereksinimini “kırılganlığın ana kaynağı” olduğu belirtildi.
Dün ise S&P, Türkiye’nin kredi notunu BB+’dan BB’ye ve durağan olan görünümünü ise negatife çevirmişti. Geçtiğimiz günlerde ise, bir diğer önemli kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, ülkenin kredi notunu düşürmek için incelemeye alındığını ve kararın 1-3 ay arasında açıklanacağını söylemişti.
IMF G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankaları Yöneticilerinin toplantısı için hazırladığı ‘Global Beklentiler ve Politika Zorlukları’ adlı raporunda Türkiye’nin büyüme tahminini indirdi.
Kurum Türkiye için 2016 yılı büyüme beklentisini %3.8’de korurken 2017 için beklentisini % 3.4’ten % 3.2’ye düşürdü.
Raporda İngiltere’nin AB’den ayrılma (Brexit) kararına vurgu yapan IMF, ekonomik, siyasi ve kurumsal belirsizliklerdeki beklenen artışın makro ekonomik sonuçlarını yansıttığını, bu anlamda 2016 ve 2017 yılları için küresel büyüme görünümlerinin aşağı yönlü revize edildiğini belirtti.
Dünya ekonomisinde aşağı yönlü risklerin arttığına değinen IMF, güçlü politikaların kritik önemde olduğunu belirtti. Brexit öncesinde de küresel büyümenin cansız olduğunu, referandum sonrasında finansal volatilitenin arttığını belirten IMF, bu gelişmelerin zayıf görünüme katkıda bulunduğunu bildirdi. IMF, gelişmiş ekonomilerde ılımlı toparlanmanın süreceğini öngörürken gelişen ekonomilerde büyüme beklentilerinin tarihsel perspektifte daha cansız olacağını ifade etti.
IMF, Brexit sonrası oluşan belirsizlikler nedeniyle küresel ekonomik büyüme beklentisinin bu yıl için % 3.2’den % 3.1’e, gelecek yıl için ise % 3.5’ten % 3.4’e düşürüldüğünü açıklamıştı.
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde mayısta en fazla reel getiriyi külçe altın sağladı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu yılın mayıs ayına ilişkin “Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları”nı açıkladı.
Buna göre, en yüksek aylık reel getiri, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 3,48, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 4,40’la külçe altında gerçekleşti.
Yatırım araçlarında Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde dolar yüzde 2,02 ve avro yüzde 1,82 reel getiri sağladı. Buna karşılık Borsa İstanbul (BIST) 100 Endeksi yüzde 8,47, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 1,80 ve mevduat faizi yüzde 1,08 yatırımcısına kaybettirdi.
TÜFE ile indirgendiğinde ise dolar yüzde 2,93 ve avro yüzde 2,73 reel getiri sağlarken, BIST 100 Endeksi yüzde 7,66, DİBS yüzde 0,92 ve mevduat faizi yüzde 0,20 yatırımcısına kayıp yaşattı.
BIST 100 Endeksi üç aylık değerlendirmede Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,81, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 5,94 ile yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, dolar Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 2,60, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 1,55 ile yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı olarak belirlendi.
Altı aylık değerlendirmeye göre külçe altın Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 15,46, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 14,43 ile yatırımcısına en yüksek kazancı sağladı. Aynı dönemde BIST 100 Endeksi, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,91, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 5,77 ile yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı Bülent Gedikli, NTV televiyon kanalında katıldığı bir programda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirimlerinin devam etmesi gerektiğini belirtti.
Gedikli, Fed’in olası faiz artırımının halihazırda fiyatlanmış olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı, TL’nin gereğinden fazla değer kazanmaması gerektiğinin altını çizdi ve TCMB rezevlerinin artırılması gerektiği vurguladı.
Gedikli, Türkiye’de erken serçim olmayacağını söyledi.
Bankacılık sektöründeki toplam mevduat
Bankacılık sektöründeki toplam mevduatta (bankalararası dahil) 3 Haziran ile biten haftada 649 milyon 714 bin lira düşüş yaşandı. Söz konusu haftada 1 trilyon 319 milyar 445 milyon 715 bin liraya gerileyen bankacılık sektörü toplam mevduatı, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 13,66 yükseldi.
Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 0,94 azalarak 746 milyar 136 milyon 828 bin liraya gerilerken, yabancı para (YP) cinsinden mevduat yüzde 0,56 artarak 509 milyar 58 milyon 324 bin liraya çıktı. Yıllık bazda bakıldığında 3 Haziran ile biten haftada bankalardaki TL cinsi mevduatta yüzde 13,84 ve yabancı para mevduatta yüzde 11,28 yükseliş görüldü.
Söz konusu dönemde, yurt içi yerleşiklerin mevduat bankalarındaki toplam TL mevduatı yüzde 0,98 azalışla 693 milyar 166 milyon 201 bin liraya geriledi. Yurt içi yerleşiklerin mevduat bankalarındaki toplam YP mevduatı ise bir haftada yüzde 0,34 artışla 432 milyar 413 milyon 842 bin liraya çıktı.
Mevduat bankalarındaki tüketici kredileri
Bir haftalık dönemde mevduat bankalarındaki tüketici kredileri yüzde 0,24 artışla 298 milyar 319 milyon 107 bin liraya, kredi kartı harcama tutarı yüzde 1,83 yükselişle 95 milyar 705 milyon 870 bin liraya çıktı. Aynı dönemde, taksitli ticari de yüzde 0,15 artarak 190 milyar 948 milyon 41 bin liraya ulaştı.
Mevduat bankalarındaki tüketici kredilerinin 137 milyar 440 milyon 507 bin lirası konut, 5 milyar 699 milyon 613 bin lirası taşıt, 155 milyar 178 milyon 987 bin lirası diğer kredilerden oluştu.
Geçen yılın aynı dönemine göre mevduat bankalarındaki tüketici kredileri yüzde 5,40, taksitli ticari krediler yüzde 6,97 ve kredi kartı harcama tutarı yüzde 11 arttı.
Kredi kartı harcama tutarının 42 milyar 515 milyon 165 bin lirası taksitli, 53 milyar 190 milyon 705 bin lirası taksitsiz gerçekleşti.
Bankacılık sektörü kredi hacmi geçen hafta yaklaşık 4 milyar lira azalarak 1 trilyon 516,1 milyar liraya indi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı.
Buna göre, bankacılık sektörü toplam kredi hacmi (TCMB dahil), 3 Haziran ile biten haftada 3 milyar 956 milyon 908 bin lira azaldı. Böylece söz konusu dönemde toplam kredi hacmi 1 trilyon 520 milyar 59 milyon 930 bin liradan, 1 trilyon 516 milyar 103 milyon 22 bin liraya geriledi.
Toplam kredi hacmi, 3 Haziran haftasında, bir önceki haftaya kıyasla yüzde 0,26 azalırken, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,54 arttı.
Verilen kredilerin 1 trilyon 481 milyar 696 milyon 485 bin lirası mali olmayan kesime, 34 milyar 406 milyon 537 bin lirası da mali kesime kullandırıldı.
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fonları son 2 yılda enflasyonun 4 puan üzerinde getiri sağladı.
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) açıklamasında, LUDENS Finansal Hizmetler’in hazırladığı Emeklilik Fonları Performans Raporu verilerine yer verildi.
Buna göre, fonlar son 2 yılda enflasyonun 4 puan üzerinde, son 5 yılda ise enflasyon ile hemen hemen aynı oranda kazandırdı.
Açıklamada, emeklilik fonlarının yılın ilk 4 ayındaki getirilerinin yüzde 7,1 seviyesinde gerçekleştiği, aynı dönemde Tüketici Fiyatları Endeksi’nin (TÜFE) yüzde 2,6 arttığı ve fonların ortalama olarak TÜFE’den 4,5 puan daha yüksek kar sağladığı kaydedildi.
Bu dönemde fonların katılımcılarına mevduatın neredeyse iki katı kazanç sağladığı vurgulanan açıklamada, fonların performanslarının alternatif yatırım araçları ile (mevduat faizi ve BIST 100 endeksi) karşılaştırıldığında 2 yıllık ve 12 yıllık dönemde fon getirilerinin mevduat faizinin üzerinde, 5 yılda eşit getiri sağladığı, ayrıca 2 ve 5 yıllık dönemde BIST 100 endeksinin de üzerinde kazandırdığı belirtildi.
Açıklamada, fonların son 2, 5 ve 12 yıllık dönemlerde kendi karşılaştırma ölçütlerinin üzerinde kar elde edildiği, 12 yıllık dönem için ortalama yüzde 301, 5 yıllık dönem için yüzde 47 ve 2 yıllık dönem için de yüzde 20 ağırlıklı net getirileri olduğu aktarıldı.