ABD’de 2. el konut satışları Ağustos’ta beklenmedik şekilde 6 ayın en düşük seviyesine geriledi. 2. el konut satışları artış beklentisine karşılık %0.9 düştü. Beklenti: %1.1 artıştı.
Ana hatlar
– Kontrat satışları yüzde 0.9 gerileyerek yıllık 5.33 milyona düştü. Beklenti 5.45 milyon seviyesindeydi.
– Satışlar mevsimsel düzeltmeler öncesinde Ağustos 2015’e göre yüzde 7.3 geriledi.
– 2. el konutlarda ortalama fiyat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.1 yükselerek 240 bin 200 dolara ulaştı.
– Mevcut konut stoğu bir önceki yıla göre yüzde 10.1 düşerek 2.04 milyona ulaştı. Bu aynı zamanda Mart’tan bu yana en düşük seviye oldu.
Büyük resim
Verilere göre, mevcut konut sayısındaki eksiklik konut piyasasını etkilemeyi sürdürüyor. Konut stoğu Ağustos’ta yıllık bazda 15. ayda da düşüşünü sürdürdü. Satın alımlarda geçtiğimiz ay yaşanan hafiflemenin ardından dahi, istihdamdaki artış ve rekor düşük seviyelerdeki borçlanma maliyetlerine bağlı olarak tekrar satış piyasasının bu yıl artması bekleniyor. Ücret artışındaki hızlanmanın yanında ilanlardaki artış ve giriş seviyesi konut inşaatlarındaki yükseliş konut piyasasındaki toparlanmaya katkıda bulunabilir.
Ekonomistlerin düşünceleri
Washington’da Realtors group baş ekonomisti Lawrence Yun, “ekonominin geneli istihdam yaratmaya devam ederken 2. el konut satışlarında yaşanan yavaşlama şaşırtıcı” dedi. Yun, “Stok verisi konut piyasasındaki toparlanmada eksik olan ana faktör.” yorumunda bulunurken, stok sayısında müteahhitlerin de yardımıyla artış yaşanması durumunda, konut piyasasında toparlanmanın devam edebileceğini söyledi.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Mario Draghi faiz kararı sonrası Frankfurt’ta düzenlenen toplantıda faiz oranlarının bir süre daha bu seviyede ya da daha düşük kalacağını söyledi. Draghi büyümeye yönelik risklerin aşağı yönlü olduğunu belirtti. Büyümeyi iç talebin desteklediğini söyleyen Başkan, toparlanmanın sürdüğünü belirtti. Enflasyonun önümüzdeki aylarda çok düşük kalacağını, ancak 2017 ve 2018’de yükseleceğini öngördü.
“PİYASALAR BREXİT’E DİRENÇ GÖSTERDİ”
İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının (Brexit) toparlanmanın önünde bir zorluk olduğuna dikkat çeken Draghi, piyasaların bu şok nedeniyle yaşanan son volatiliteyi atlattığına vurgu yaptı. Draghi konuya dair “Brexit referandumunun ardından finans piyasaları artan volalite karşısında ‘cesaret verici’ direnç gösterdi. Varolan belirsizlikler nedeniyle Yönetim Konseyi ekonomik ve finansal gelişmeleri yakından izlemeyi sürdürecek” ifadelerini kullandı.
İngiltere’nin AB’den ayrılmasının ekonomiye olan etkileri netleşmeye başladığında ek teşviği değerlendirebilecekleri sinyali veren Draghi, “gerekmesi halinde yetkileri dahilinde tüm enstrümanları kullanabiliriz” dedi.
“TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER GÜVENİ ETKİLER”
Türkiye’deki gelişmelere dair de değerlendirme yapan Draghi, “Gelişmeler, Euro Bölgesi’nin ekonomik toparlanmasında önemli bir etki yaratmaz ancak Euro Bölgesi güvenini etkileyebilir” yorumunu yaptı.
Avrupa Merkez Bankası bugünkü toplantısında politika faizini % sıfırda, mevduat faizini % -0.4’te sabit tuttu. Banka aylık varlık alım miktarını ise 80 milyar euro’da bıraktı.
Avrupa hisse senetleri, Mario Draghi’nin Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB), Brexit’in etkilerine dair daha net bir resim elde ettiğinde, ilave teşvikleri düşüneceğini söylemesiyle ve karışık gelen şirket raporlarının etkisiyle hafif değişti.
Stoxx Europe 600 Endeksi, yüzde 0.7’lik gün içi kayıplarını tersine çevirerek, Londra’da saat 16:32 itibariyle yüzde 0.1’den az yükseldi.
Draghi, geçtiğimiz ayki Brexit oylamasının ardından para politikasını gevşetmekte frene basarken, gerekirse mevcut tüm enstürmanları ve kullanacaklarını vurguladı. Ekonomistler, AMB’nin parasal genişleme için büyük olasılıkla 8 Eylül’deki toplantılara kadar bekleyeceğini ön görüyor.
NN Investment çoklu varlık stratejisti Partners Patrick Moonen, “Piyasalar beklentilerden yukarıda olsa da, mod hala skeptik.” dedi ve “Şimdi yapılması gereken panik yapmamak ve yeniden değerlendirme yaparak, bu seviyelere tutunmak. Şirket gelirleri burada bize bir yöne gösteriyor. Ancak, ekonomik büyümenin Brexit’ten etkilenip etkilenmediğine ve merkez bankalarının daha fazla efor sarfetmeleri gerekip gerekmediğine yönelik hala veri bekliyoruz.” diye konuştu.
ABD hisse senetleri, Intel Corp. ve Southwest Airlines Co.’nun da dahil olduğu şirketlerden gelen hayal kırıklığı yaratan sonuçlarla düşerek, şirket karlarının hisse senetlerini yeni zirvelere taşıyacak kadar iyi olduğuna dair düşüncelere şüphe getirdi.
S&P 500, New york’ta yüzde 0.4 düşerek 2,165.01 seviyesine geldi ve iki haftanın en büyük düşüşünü kaydetti. Dow Jones Sanay Endeksi, üç yılı aşkın kazanç serisini durdurdu.
Hartford Funds Investment Consulting Group’tan Tom Siomades, “Rallinin çoğunluğu Brexit sonrası rahatlamadandı ve bazı iyi kar sonuçlarının dışında başka bir şey göremiyorum.” dedi ve “Bir diğer konu ise, yaz aylarındayız ve piyasa sakin. Kar sonuçlarından başka hiçbir şey piyasaları hareketlendiriyormuş gibi gözükmüyor.” dedi.
ABD Çalışma Bakanlığı tarafından Perşembe günü açıklanan verilere göre ABD işsizlik haklarından yararlanma başvuruları, 4 Haziran’da sonlanan haftada beklenmedik bir şekilde 4,000 düşerek 264,000 oldu.
İşsizlik başvuruları verisine ilişkin Bloomberg anketinden çıkan sonuçlara göre uzmanların medyan tahmini, verinin 270,000’e yükseleceği yönündeydi.
Süregelen işsizlik başvuruları ise geçtiğimiz haftada 2.1 milyon kişi azalarak yaklaşık 16 yılın dip seviyesine geriledi ve 2.095 milyon düzeyinde gerçekleşti.
New York’ta Jefferies LLC para piyasası ekonomisti Tom Simons, “işsizlik başvurularından gelen sinyal, istihdam verisinde olduğu gibi olumsuz değil. İşgücü piyasasında koşullar hala sıkı” dedi.
S&P 500 Endeksi tüm zamanların zirvesine ulaşırken, Goldman Sachs Group Inc.’in yatırımcılar için bir uyarısı var: Fed Başkanı Janet Yellen kazançlarınızı sınırlamak için burada.
Bankanın borçlanma araçları stratejisi birim yöneticisi Charles Himmelberg’e göre Fed, şahin yanlısı tavrından güvercine dönüp, daha sonra tekrar şahin bir tavır alırken mali şartlardaki dalgalanmalardan önemli ölçüde etkileniyor.
Söz konusu durumda finansal şartlar, ABD büyüme görünümünde etkili olan doların seviyesi, ABD 10 yıllık tahvillerinin faizi ve hisse senetleri oluyor.
Himmelberg, “istihdam piyasalarının sıkılaşması ve enflasyonun artmasıyla, Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) daha geniş parasal şartlara geniş para politikasından daha fazla vazgeçerek cevap vermesinin ihtimal dahilinde olduğunu düşünüyoruz” dedi. Himmelberg, “Bu ‘Yellen çağrısı’ riskli varlıklarda yukarı yönlü riskin sınırlayabilir” şeklinde devam etti.
Himmelberg, “ABD ekonomistlerimizin ikinci bir artırıma yüzde 40 ihtimal vermesiyle, Temmuz ayı toplantısında faiz artırımına gidilmesi ihtimalinin canlı olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Çoğu ekonomist, negatif faizlerin yayılmasını ve buna ilişkin uygulamaları açıklarken marjinal analize bağlı kalma eğilimindedir. Bu anlaşılabilir bir durum, yine de marjinal değişikliklere odaklanma eğilimi, fazla kısmi olabilir ve hatta yanlış yönlendirebilir: Özellikle sıfırın altındaki faizlerin istemsiz sonuçlarını sonuçlarına yön vermek zorunda olan piyasa katılımcıları için.
Ekonomistlerin geleneksel argümanı şöyle: Merkez bankalarının hamleleri ve piyasanın hazine tahvil faiz fiyatlaması, sıfır seviyesinin artık faizler için nominal bir sınır teşkil etmediğini kanıtladı. Sonuç olarak, eksi faizlerin etkisi en iyi deltalarla açıklanabilir. Bu, faiz oranlarındaki marjinal değişikliğe (örneğin eksi yüzde 0.2’den eksi yüzde 0.3’e indirilmesi) dayanarak sonuca varmayı, tüm seviyeleri toptan ele almaya (ne kadar eksi ve ne kadar uzun süre için) terchi etmek anlamına geliyor. Eksi faizlerin tarihsel anomalisine karşın çoğu ekonomist, fiyatlama, davranışlar ve ekonomik etkiler sürecinde geleneksel analizi uygulamaya eğilimlinde oluyor.
Bu yaklaşımın doğru olduğundan kesin emin değilim. Üç gelişme bu şüpheciliğini destekliyor ve daha açık düşünmeye ve analize olan ihtiyacı ortaya koyuyor:
İlk olarak, sistematik olarak önemli gelişmiş ekonomilerde finansal hizmetleri milyonlara sunmak için oluşturulmuş kurumsal yapı, eksi faizlerle çok uzun süre faaliyet göstermek için tasarlanmamıştır. Örneğin net faiz marjları üzerindeki baskı nedeniyle bankalar, aracılık işlevini yeribne getirmekte zorlanıyor ve giderek artan bir mevduarı geri çevirme eğilimine giriyor. Dahası, emeklilik fonlarından sigorta şirketlerine kadar uzun vadeli finansal tasarruf sağlayıcıları, uzun yıllar sonra gelecekte anlamlı bir güvenli getiri olacağı yönündeki müşteri beklentilerini karşılamakta zorlanıyorlar.
Uluslararası Para Fonu (IMF) araştırmacıları, düşük petrol fiyatlarının faydalarının, küresel ekonomide talep artana ve gelişmiş ülke merkez bankalarının sıfır faiz politikasından uzaklaşana kadar somutlaşamayabileceğini kaydetti.
Petrol fiyatlarında Haziran 2014’ten bu yana gerçekleşen kayde değer düşüşe rağmen,, ekonomistler halen ucuz petrolün olumlu etkilerini bekliyor. Fiyatların düşüşündeki temel neden olarak küresel arzdaki artış gösterilirken, IMF’nin yeni raporu, petrol ihraç eden ülkelerdeki iç talebin geçen yıl tahmin edilenden daha zayıf olduğunu gösterirken, ABD ve Avrupa gibi petrol ithalatçılarında beklentilerin gerisinde kaldığını işaret etti.
Araştırmacılar, IMF’in çalışmasına göre, petrol fiyatlarının düşük ve merkez bankalarının faiz politikalarını daha da daraltamadğı bir ortamda, düşük üretim maliyetlerinden kaynaklanan enflasyondaki gerilemenin reel faizi yükselteceğini ve bunun da borçlanmayı daha maliyetli hale getirerek, talebi olumsuz etkileyeceğini kaydediyorlar.
Baş ekonomist Maurice Obstfeld başkanlığındaki IMF araştırmacıları, bunun aksine, petrol fiyatları artarken, merkez bankalarının agresif bir şekilde faiz artırımı konusunda isteksiz olduğu bir ortamda, yüksek fiyatların, reel faizin düşmesi nedeniyle genişlemeci bir faktör olmasını bekliyorlar.
IMF çalışmasına göre, ucuz akaryakıt fiyatlarından tüketicilerin faydalandığını, ancak sürekli düşük enflasyonun merkez bankalarının işini zorlaştırdığını kaydetti.
Fon’un araştırmacıları, “Tarihi düşük seviyelerdeki petrolün mevcut safhası, şirket ve ülke temerrütleri gibi sıkıntıları tetikleyebilir ve bu durum zazten tedirgin durumdaki finans piyasalarını olumsuz etkileyebilir,” dedi.
Araştırmacılar, “Bu gibi muhtemel negatif faktörler, küresel topluluktan gelen talep desteğini ve bununla birlikte ülkeye özel yapısal ve finans sektörü reformlarını, tümünü birden daha acil kılar” şeklinde görüş bildirdi.
Tüm dünyada hisse senetleri, Paskalya tatili yaklaşırken, Fed’in faiz artırımına gideceğine ilişkin beklentilerin küresel piyasalarda hareketlenme yaratması ile birlikte, doların yükselişini beşinci güne taşıması sonrası değer kaybetti.
Avrupa hisse senetleri, Bloomberg Emtia Endeksi’ndeki düşüşle birlikte, ham madde üreticilerindeki kayıpların öncülüğünde, bu hafta her gün değer kaybetti. ABD endeks vadeli kontratları da aşağı yönde hareket etti. Ham petrol, ABD’de stokların beklenenden daha fazla arttığını gösteren veri sonrası düştü. Demir cevheri düşüşünü üçüncü güne taşıdı. Emtiadaki bu düşüş gelişen piyasa hisse senetlerine satış getirdi. Dolar 16 önemli para biriminin tümü karşısında güçlenirken, Malezya ringgiti gelişen ülke paralarındaki düşüşlere öncülük etti. Altın bir ayın en düşüğüne indi. Euro Bölgesi’nde ülke tahvilleri değer kazanırken, kredi piyasaları zayıfladı.
Piyasaları Ağustos ayında ve ardından tekrar Şubat başında sarsmasının ardından, Fed’in faiz artırımına gideceğine ilişkin beklentiler, bölgesel Fed başkanlarının Nisan toplantısına faiz artırımını destekleyici yönde açıklamaları ile birlikte, yeniden ön plana çıktı. Fed’in geçen hafta 2016 yılına ait faiz artışları sayısına ilişkin projeksiyonlarını dörtten ikiye indirmesi, küresel hisse senetlerine alım getirirken dolar üzerinde baskı oluşturdu. Ancak Fed yetkililerinden gelen sıkılaştırmaya ilişkin yorumlar şimdilerde dolardaki yükselşi destekliyor ve dolar ile fiyatlanan emtia üzerindeki satış baskısını artırıyor. Ancak küresel hisse senedi piyasaları halen geçen yılı, Fed’in Aralık ayında faiz artırımı kararı alşmadan önce bulundukları yerin daha üzerinde tamamlamış durumda.
Frankfurt’ta SEB AB kıdemli faiz stratejisti Marius Daheim, “Fed’in gösterge faiz bandının aşağı limitini sıfırdan uzaklaştırmak için, daha sonra değil, daha önce harekete geçeceği açık,” dedi ve “1Fed, harekte geçmeden önce faiz artırımı konusunda piyasadaki görüş birliğini görmek istiyor. Daha önceki deneyim, eğer Fed kendisini piyasa beklentisinin karşısında konumlarsa, hareketlerinin ve söyleminin risk varlıklarında satış dalgası getirdiğini gösteriyor” şeklinde görüş bildirdi.
Traderlar, borçlanma maliyetlerinin Nisan toplantısında artırılma olasılığını yalnızca yüzde 6, Haziran ayında bir faiz aartırımı olasılığını ise yüzde 38 olarak görüyor. Aynı zamanda, yatırımcılar, küresel büyümenin gücünü anlayabilmek için uluslararası verilere ve yorumlara da bakıyor. Çin Devlet Başkanı Li Keqiang, bugün yaptığı konuşmada, büyümenin, dünyanın ikinci en büyük ekonomisinde, birinci önceliğe sahip olduğunu ve hükümetin büyüme hedefine ulaşabilmesi için gerekmesi durumunda tedbirler alınabileceğini tekrarladı. Tayvan’da merkez bankası gösterge faizi, üçüncü çeyrek üst üste düşürdü.
Asya’nın büyük bölümü, Avrupa ve Kuzey Amerika’da piyasalar yarın tatil nedeniyle kapalı olacak. Filipinler ve Hindistan ise halihazırda haftayı kapatmış durumda.
MSCI Tüm Ülkeler Dünya Endeksi Londra saati ile 12:31’de yüzde 0.6 aşağıda seyrediyordu. Stoxx Europe 600 Endesi yüzde 1.3 ve Standard & Poor’s 500 (S&P 500) endeks vadeli kontratları yüzde 0.5 geri çekildi